- nişanlanmak
- (nsz, -le)1. 订婚, 订亲: Ahmet’in ablası bir öğretmenle nişanlandı. 艾哈迈德的姐姐同一位教师订了婚。Bu, bizim nişanlandığımız gündür. 这是我们订婚的日子。2. 被作上记号, 被打上烙印
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.
nişanlanmak — nsz, le 1) Nişanlı duruma gelmek, adaklanmak 2) Evlenmeye söz verme belirtisi olarak nişan yüzüğü takmak Bu, bizim nişanlandığımız gündür. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzük takmak — nişanlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
adaklanmak — nsz, le, hlk. Nişanlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
nişanlanma — is. 1) Nişanlanmak işi 2) Bir erkekle bir kadının ileride birbirleriyle evlenmek için yaptıkları sözleşme … Çağatay Osmanlı Sözlük
şerbet — is., Ar. şerbet 1) Meyve suyu ile şekerli su karıştırılarak yapılan içecek Biraz sonra gümüş bir tepsi içinde ahududu şerbeti getirdiler. A. Haşim 2) Belli törenlerde konuklara sunulan şekerli içecek Hemen o haftalarda bir sabah Muhsin Beylerin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yavuklanmak — nsz, e, hlk. Biriyle nişanlanmak Dayısının oğluna yavuklanmış … Çağatay Osmanlı Sözlük
izin almak — bir şey yapmak için onay sağlamak Çalıştığı bankanın müdürlerinden birinin kızıyla nişanlanmak için izin alıp Edirne ye gitmişti. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
şerbet içmek — sözlenmek veya nişanlanmak üzere tarafların anlaşması durumunda ezilen şerbet içilerek tören yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş bağlamak — 1) başına bir örtü örtmek 2) başak vermek 3) birine veya bir şeye bağlanmak, intisap etmek 4) hlk. nişanlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
atağlanmak — ittisam olmak, nişanlanmak, menzur olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük